Kategoriler
Dua Kavramları

Duanın Önemi

Dua, insanda doğuştan var olan bir duygudur. Bu sebeple bütün dinlerde dua mevcuttur. Yüce Allah’a inanan her insan, hayatının herhangi bir anında dua ihtiyacını hisseder. Çünkü her insan, zaman zaman üstesinden gelemeyeceği birçok olay, üzüntü ve sıkıntı ile karşılaşır. Böyle anlarda insan, Allah’a sığınma ve O’ndan yardım isteme ihtiyacı hisseder ve dua eder.

Normal zamanlarda dua etmeyen veya Allah’a inanmayan insanlar bile üstesinden gelemedikleri olaylar karşısında, darda kaldıkları ve sıkıntıya düştükleri zamanlarda dua ihtiyacı hissederler. Bu da insanın duaya muhtaç olduğunun delilidir. Yüce Allah, bu durumu Yûnus sûresinin 12. ayetinde şöyle açıklar:

İnsana bir zarar dokunduğu zaman, yan yatarken, otururken
ya da ayaktayken bize dua eder; zararını kaldırdığımız
zaman ise, sanki kendisine dokunan zarardan dolayı bize hiç
dua etmemiş gibi davranır. İşte aşırı gidenlere yaptıkları
şeyler
böyle süslü gösterilmiştir.

“Ve insana (ağır bir) zarar dokunduğu zaman, yanı üzerine (yatar) iken veya otururken yâhut ayakta iken bize yalvarır. Fakat biz ondan zararını giderince, sanki kendisine dokunan bir zarardan dolayı bize duâ etmemiş gibi (eski hâline) devâm eder. İşte isrâf edenlere, yapmakta oldukları şeyler böyle süslü gösterildi.”

Aynı şekilde, Lokman sûresinin 32. ayetinde;

(Denizde) onları kara gölgeler gibi dalgalar sarıverdiği
zaman, dini yalnızca O’na halis kılan gönülden bağlılar olarak
Allah’a yalvarırlar. Fakat O, onları kurtarıp karaya çıkarınca,
içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Zaten bizim ayetlerimizi
nankör gaddarlardan başkası inkâr etmez

“And olsun ki, Lokmân’a: “Allah’a şükret!” diye hikmet verdik. Ve kim şükrederse, artık ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, hiç şübhesiz ki Allah, Ganî(hiçkimsenin şükrüne muhtaç olmayan)dır, Hamîd (hamd edilmeye yegâne lâyık olan)dır.” buyurulmaktadır.

Bu iki ayetten anlaşılacağı gibi, dua etmek, insanın fıtrî bir özelliğidir. Yine bu ayetlerde Yüce Allah bize, duanın sadece sıkıntılı zamanlarda değil, her zaman yapılması gerektiğini de hatırlatmaktadır.

Dua yaptıktan sonra insan, gönlünde bir ferahlık ve rahatlık hisseder, isteğinin yerine getirileceği hususunda ümitli olur. Bu yönü ile dua, aynı zamanda ruhî bunalımlara karşı koruyucu bir sağlık tedbiri konumundadır.

Dua, İlâhî Bir Emirdir

Dua etmek, ayet ve hadislerde övülmüş ve teşvik edilmiştir.

“Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin.” (A’râf, 7/55; bk.
En’âm, 6/63)

Rabbinize yalvararak ve gizlice dua edin.” (A’râf, 7/55; bk. En’âm, 6/63)

“Korkarak ve umarak O’na dua edin.” (A’râf, 7/56)

Korkarak ve umarak O’na dua edin.” (A’râf, 7/56)

"(Ey Resûlüm!) De ki: Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?” (Furkân, 25/77)

(Ey Resûlüm!) De ki: Eğer duânız olmasa, Rabbim size ne diye ehemmiyet versin?” (Furkân, 25/77)

Peygamberimiz (s.a.s.);

“Ey Allah kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.” (Hâkim, De’avât, I, 493; Tirmizî, De’avât, 102)

Ey Allah kulları! Size dua etmenizi tavsiye ederim.” (Hâkim, De’avât, I, 493; Tirmizî, De’avât, 102)

“Duayı terk etmek isyandır, günahtır.” (Heysemî, Ed’ıye, 2, No: 17194)

Duayı terk etmek isyandır, günahtır.” (Heysemî, Ed’ıye, 2, No: 17194)

“Dua etmekte aciz olmayın, çünkü dua eden hiçbir insan
helâk olmaz.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No:871; Hâkim, De’avât, I, 494)

Dua etmekte aciz olmayın, çünkü dua eden hiçbir insan helâk olmaz.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No:871; Hâkim, De’avât, I, 494)

“Biriniz dua edip bir şey istediği zaman çok istesin. Çünkü o, Rabbinden istiyor (O’nun nimeti, keremi ve lütfu çok ve boldur).” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 889)

Biriniz dua edip bir şey istediği zaman çok istesin. Çünkü o, Rabbinden istiyor (O’nun nimeti, keremi ve lütfu çok ve boldur).” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 889)

“Biriniz dua ettiği zaman istediğini çok ve büyük istesin. Çünkü Allah’a hiçbir şey büyük ve çok gelmez.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 896) buyurmuştur.

Biriniz dua ettiği zaman istediğini çok ve büyük istesin. Çünkü Allah’a hiçbir şey büyük ve çok gelmez.” (İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 896) buyurmuştur.

Dua eden kimse, Allah ve Peygamberin emrine uymuş, ibadet etmiş, Allah’ı anmış ve sevgisini kazanmış olur. Nitekim Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın fazlından isteyin, çünkü Allah kendisinden bir
şey istenmesini sever. En faziletli ibadet (dua edip) bir sıkıntının
kalkmasını beklemektir.” (Tirmizî, De’avât, 116)

Allah’ın fazlından isteyin, çünkü Allah kendisinden bir şey istenmesini sever. En faziletli ibadet (dua edip) bir sıkıntının kalkmasını beklemektir.” (Tirmizî, De’avât, 116)

Dua, Bir İbadettir.

Peygamberimiz (s.a.s.);

اَلدُّعَاءُ مُخُّ الْعِبَادَةِ

Dua, ibadetin özüdür.” (Tirmizî, De’avât, 1),

اِنَّ اَفْضَلَ الْعِبَادَةِ اِنْتِظَارُ الْفَرَجِ مِنَ الٰهّلِ

“En faziletli ibadet, Allah’tan sıkıntıyı kaldırmasını beklemektir.” (Heysemî, Ed’ıye, 7, No: 17202),

اَلدُّعَاءُ هُوَ الْعِبَادَةُ

“Dua, mahza ibadettir” buyurmuş, sonra Mü’min sûresinin;

Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size icâbet edeyim (duânıza cevab vereyim)!(1) Şübhesiz benim ibâdetimden (yüz çevirip) kibirlenenler, yakında zelîl olan kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir!

Rabbiniz buyurdu ki: Bana duâ edin, size icâbet edeyim (duânıza cevab vereyim)!(1) Şübhesiz benim ibâdetimden (yüz çevirip) kibirlenenler, yakında zelîl olan kimseler olarak Cehenneme gireceklerdir!” anlamındaki 60. ayetini okumuştur. (Tirmizî, De’avât, 1; bk. İbn Mâce, Dua; Ebû Davut, Salât, 358; Hâkim, De’avât, I, 491; İbn Hıbbân, Ed’ıye, No: 890)

Sahabeden İbn Abbâs (R.A.),

اَفْضَلُ الْعِبَادَةِ هُوَ الدُّعَاءُ

“En faziletli ibadet duadır” demiş ve yukarıdaki ayeti okumuştur. (Hâkim, De’avât, I, 491)

Dua, Allah Katında Çok Değerlidir

لَيْسَ شَيْءٌ أَكْرَمَ عَلٰى الٰهّلِ مِنَ الدُّعَاءِ

Allah katında duadan daha şerefli bir şey yoktur.” (Tirmizî, De’avât, 1; İbn Mâce, Dua, 1) anlamındaki hadis bunun delilidir. Çünkü, dua eden kimse, Allah’ın varlığını, yüceliğini, kudretini ve kullarına yardım eden olduğunu, acziyetini ve Allah’a muhtaç olduğunu kabul ve ikrar etmiş olur.

Dua, Rahmet Kapılarını Açan Bir Anahtardır

اَلدُّعَاءُ مِفْتَاحُ الرَّحْمَةِ

Dua, rahmet (kapılarını açan) bir anahtardır” (Süyûtî, I, 486) anlamındaki hadis, dua eden kimsenin Allah’ın merhametine mazhar olacağını ifade etmektedir.

İnsan, içinden gelerek “Rabbim! Allah’ım! Nimetlerini ihsan eyle, affeyle, yardım eyle, musibetlerden koru” ve benzeri dilek ve isteklerini Allah’a arz ettiği zaman, Allah, rahmet kapılarını kuluna açar, ona yardım eder.

Allah, Dua Etmeyene Kızar

مَنْ لاَ يَدْعُو الٰهّلَ يَغْضَبْ عَلَيْهِ

Kim Allah’a dua etmezse, Allah ona gazap eder.” (İbn Hıbbân, Zikir ve Dua, No: 890; Hâkim, De’avât, I, 491; Tirmizî, De’avât, 2; İbn Mâce, Dua, 1) anlamındaki hadis, bu gerçeği ifade etmektedir. Çünkü dua etmeyen insan; hem Allah ve Peygamberin “dua edin” emrine uymamış, hem de büyüklenmiş, kendisini müstağnî görmüş demektir. Bu durum, “kulluk” ile bağdaşmaz ve Allah’ın gazabını celbeder.

Dua, Mü’minin Manevî Silahıdır

اَلدُّعَاءُ سِلاَحُ الْمُؤْمِنِ وَ عِمَادُ الدِّينِ وَ نُورُ السَّمَوَاتِ وَالْاَرْضِ

“Dua, mü’minin silahıdır, dinin direğidir, göklerin ve yerin nurudur.” (Hâkim, De’avât, No: 1812; Heysemî, Ed’ıye, 5, No: 17198) anlamındaki hadis, duanın mü’mini birtakım sıkıntı, kaza ve belalardan koruyacağını ifade etmektedir. Buradaki “silah” izâfî anlamdadır. İnsan “silah” ile düşman saldırılarına karşı kendini korur. Hadiste dua da silaha benzetilmiştir. Çünkü insan dua ederek Allah’tan kendisini görünür görünmez kazalardan, belalardan ve âfetlerden korunmasını ister. Eğer şartlarına uygun ve ihlâs ile dua edebilirse, Allah onu korur. Böylece dua, mü’minin manevî silahı olur.

Dua etmemizi emreden yüce Rabbimizin, Kur’ân’ın ilk sûresinde bize nasıl dua edeceğimizi bildirmesi, duanın önemini ortaya koymaktadır:

اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ

Bizi sırat-ı müstakime / doğru yola ilet.” (Fâtiha, 1/6)

İnsanın hayatındaki en değerli an, yüce Allah’a yöneldiği ve O’nunla baş başa kaldığı zaman dilimidir. Allah ile baş başa kalmanın en güzel vasıtası ise duadır. Dua eden insan, bütün varlığı ile Allah’a yönelir ve O’ndan istek ve dilekte bulunur. Ayet ve hadislerde her konu ile ilgili onlarca dua örneklerinin bulunması, duanın dindeki yerini ve önemini ifade eder.

HAYIR DUADA BULUNMAK